Kamuoyu, Kocamanoğlu'nun özellikle yaklaşan kongre sürecine dair sorulara açıklık getirmesini bekliyordu. Ne var ki, toplantı bu beklentileri karşılamaktan uzak kaldı.
Toplantıya şahsen katılmadım ancak deneyimli meslektaşım Mustafa Keleş’in canlı yayınını dikkatle izledim.
Kocamanoğlu açıklamasında, mahallelerde çarşaf liste yöntemiyle seçim yapılacağı duyurdu. Güzel... Peki ya köyler? Ya beldeler?
Bu kritik başlıklara hiç değinilmedi.
Ama asıl dikkat çeken an, toplantı sonrası yaşandı.
Toplantının ardından bazı partililer haklı olarak “Köylerde ve beldelerde neden sandık kurulmayacak?” sorusunu yönelttiğinde İlçe Başkanı’nın yanıtı şu oldu:
“Basın mensupları var, burası yeri değil.”
Sayın Başkan;
Basının olduğu yer, demokrasinin kalbidir.
Basının olduğu yerde kaçmak değil, açıklamak gerekir.
Gerçekleri konuşmanın, şeffaflığın yeridir orası.
Üstelik bu kaçamak yanıt sadece partilileri değil, Partisinin Kdz Ereğli Belediye Başkan Aday Adayı Muhittin Dikmen’i de rahatsız etti.
Dikmen açıkça sordu:
“Her mahalleye, her köye, her beldeye sandık koyacak mısınız?”
Yanıt yine aynıydı:
“Basın var, burası yeri değil.”
Sonra ne mi oldu?
Toplantı alelacele sona erdi.
Sorular yanıtsız kaldı, serzenişler duyulmadı, üyelerin sesi bir kez daha bastırıldı.
Bugün, partinin birlik ve beraberlik mesajı vermesi gereken bir günde, toplantı daha bitmeden o mesaj çöktü.
Birlikten söz ederken üyeye kulak tıkamak, hangi siyasetin ürünü olabilir?
Partililer şimdi açıkça soruyor:
“Neden sadece mahallelerde sandık kuruluyor? Beldelerde ve köylerde neden yok?”
Verilen yanıt belli:
“Burası yeri değil.”
Sayın Kocamanoğlu;
Sandıktan kaçan, sorudan da kaçarsa;
Bu süreç kongre değil, güven kaybı süreci olur.
Parti içi demokrasi sadece söylemde kalırsa, Ereğli’de değişim değil, sessizlik hâkim olur.
Unutmayın:
Basının susturulduğu, üyelerin susturulmaya çalışıldığı yerde sadece koltuklar konuşur.
Ama halk, bir gün o koltukların değil; gerçek demokrasiyi savunanların sesine kulak verir.
Bu arada toplantı sırasında İlçe Başkanı’nın sözlerine tepki gösteren Gazeteci İsmet Keskin’in şu tepkisi de dikkat çekiciydi:
“Madem basın var diye cevap vermiyorsunuz, o halde bizim burada ne işimiz var?”
Sorulması gereken soru şu:
Eğer basının olduğu yerde konuşulmayacaksa, o zaman bu toplantılar ne için yapılıyor?