Erol Acar

Tarih: 03.11.2025 18:59

Dava Unutulmamalı

Facebook Twitter Linked-in

Kasım ayı sadece bir takvim yaprağı değil…
Bir milat aslında.
Tam 23 yıl önce, milletin inancına, umuduna ve iradesine yaslanarak yola çıkan bir hareket, AK Parti, iktidara geldi.

O günlerden bugüne, Türkiye adeta yeniden inşa edildi.
Sağlıkta devrimler yapıldı, hastaneler insan onuruna yakışır hale geldi.
Yollar, köprüler, tüneller…
Savunma sanayinde atılan dev adımlar, Türkiye’yi dünyada söz sahibi bir ülke haline getirdi.
Ve en önemlisi; Ayasofya’nın zincirleri kırıldı, Taksim Camii yükseldi.
Rahmetli Erbakan Hocamızın hayalini, Recep Tayyip Erdoğan gerçeğe dönüştürdü.

Ancak…
Her başarı gibi bu yolun da dikenleri vardı.
Pandemi sonrası ekonomik dalgalanmalar, kiraların fırlaması, dar gelirlinin beli bükülmesiyle birlikte, halkın yükü ağırlaştı.
Emekli, asgari ücretli, çiftçi… Hepsi bir nefes arar oldu.

Bence sorunun asıl kaynağı ekonominin kendisi değil, iletişimsizlikti.
Bir zamanlar halkın arasında yoğrulan bir parti, yavaş yavaş halktan uzaklaştı.
Sanki Cumhurbaşkanımıza ulaşan yollar beton duvarlarla çevrilmişti.
Genel Merkez’de ayrı bir duvar, Külliye’de ayrı bir duvar…
Ve bu duvarların ardında, partilileri aşağılayan, kibirle konuşan, "Benim size ihtiyacım yok, sizin bana ihtiyacınız var" diyebilen başdanışmanlar türedi.
Oysa biz, o partiyi bir menfaat için değil, bir dava için sevdik.
Cebimizden, zamanımızdan, ailemizden harcayarak o davaya inandık.
Ama bazıları halkı unuttu…
Oysa AK Parti halkın partisiydi, unutanlar değil, hatırlayanlar yaşatacaktı bu davayı.

Gazze İçin Kermes – Vicdanın Sesi

Geçtiğimiz hafta Kdz Ereğli Ali Molla Camii’nin avlusu, bambaşka bir ruha büründü.
Ümmet Platformu, Gazze’deki kardeşlerimize yardım eli uzatmak için bir kermes düzenledi.
Kimi el emeğiyle, kimi duasıyla, kimi cebinden azıyla ama gönlünden çokuyla destek verdi.
Biz de üç gün boyunca oradaydık; karınca kararınca, gönül borcumuzu ödemeye çalıştık.

Cumartesi günü bir grup öğrenci geldi.
Ceplerindeki üç beş lira harçlıkla, “Biz de kardeşlerimize yardım etmek istiyoruz” dediler.
O an içim titredi.
İşte ümmet bilinci buydu.

Tam o esnada, yanımızdan geçen bir hanımefendi “Beyin yıkayıcılar, yıkayın bakalım çocukların beynini!” diye seslendi.
Bir an öfke geldi içime,
Ama Rabbim sabır verdi.
Elhamdülillah, sustum.
Çünkü sustuğumda bile kazandığımı hissettim.

O an içimden şunu geçirdim:
AK Parti’nin 23 yıldır iktidarda olmasının asıl sebebi de bu işte.
Bu ülkede artık herkes konuşabiliyor.
İnancı için, başörtüsü için hor görülen bacılarımızın, eşlerimizin yasaklarla susturulduğu günler geride kaldı.
Artık kimse korkmadan, inancını yaşayabiliyor.
Biz o yılları da gördük, bugünleri de…

Ve o gün anladım ki;
İyi ki yıllarca Refah Partisi’ne, iyi ki AK Parti’ye gönül vermişim.
Çünkü bu ülkede hâlâ “beyin yıkayıcılar” diyenler varsa,
Bizim görevimiz beyin değil, kalp temizlemek.
Gazze için dua eden çocukların saf kalbini kimse kirletemez.

Bu dava, koltukta oturanların değil, sokakta yürüyenlerin omzunda yükselir.
Kermeste dua eden o çocuklarda, ilk günkü AK Parti’nin ruhunu gördüm.
Yani milletin ta kendisini.

Ve ben inanıyorum…
Eğer yeniden milletin kalbine dönülürse, Eğer “ben” değil “biz” denirse, AK Parti yine eski gücüne kavuşacak.

Çünkü bu millet, ihaneti değil vefayı, kibiri değil tevazuyu, menfaati değil davasını sever.


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —