Siyaset sadece yol yapmak, bina dikmek, fabrika açmak değildir…
Asıl siyaset, gönüllere girmek, insanların kalbine dokunabilmektir.
İstersen bütün Zonguldak’ı altınla kapla, en büyük yatırımları yap… Eğer bir büyüğün elini tutmaz, küçüğün saçını okşamaz, vatandaşa tatlı dil ve güler yüz göstermezsen, o hizmetler gönüllerde yarım kalır. Çünkü hizmet, betonla değil; kalple tamamlanır.
Halk, siyasetçisini sadece kürsüde ya da mitingde görmek istemez. Onu düğününde mutluluğa ortak olan, cenazesinde omuz omuza saf tutan, kahvede çayını içen, sokakta selamını alan haliyle görmek ister. Bir düğüne girip “horra” bir girip pir çıkmakla olmaz; masalara selam verirsin, vatandaşın elini sıkarsın, göz göze gelir “hâlini hatırını” sorarsın. İşte o zaman gönüllerde iz bırakırsın.
Vatandaş, devletin gücünü görmek ister ama aynı zamanda siyasetçinin şefkatini, samimiyetini de hissetmek ister. Çünkü insanı kazanmadan şehir, şehri kazanmadan da memleket kazanılmaz.
Unutulmamalıdır ki; yol da köprü de bina da bir gün yıpranır. Ama sıcak bir selam, içten bir tebessüm, gönülden bir dokunuş asla unutulmaz.
Siyaset, işte tam da budur: Gönül işidir, insana dokunabilmektir.