Dün akşam saatlerinde Kdz Ereğli aniden bastıran yağmurla sarsıldı.
Bir anda gelen sağanak, sadece yolları değil, emekle kurulan hayalleri de suya boğdu.
Kimi malını kurtarmaya çalıştı, kimi çaresizce suyun çekilmesini bekledi.
Bir yanda “geçmiş olsun” diyenlerin tesellisi, diğer yanda yılların emeğini bir gecede kaybetmenin hüznü vardı.
O karanlık gecede, Kdz Ereğli Kaymakam Vekili Selçuk Köksal ve AK Parti İlçe Başkanı Mücahit Andiç, çizmelerini giyip sahaya indiler.
Sadece geçmiş olsun demekle kalmadılar, “zararların giderilmesi için gereken yapılacak” diyerek vatandaşın yanında olduklarını gösterdiler.
İşte asıl mesele burada başlıyor...
Bu şehirde siyaset yapmak, sadece kürsüde konuşmakla, sosyal medyada paylaşım yapmakla olmaz.
Siyaset; çamurun içinde, yağmurun altında, ıslanmayı göze alabilmektir.
Vatandaşın kapısına gidip, “nasılsın, neye ihtiyacın var” diyebilmektir.
Peki nerede kaldı “Kdz Ereğli’ye kadın eli değecek” diyenler?
Nerede kaldı “halkın içinde olacağız” sözleri?
Ne yazık ki o gece, ne CHP İlçe Başkanı’nı, ne yönetimini, ne de belediye meclis üyelerini sahada görebildik.
Tamam, diyelim ki dün akşam yoğunluk, hazırlık, planlama derken fırsat bulamadınız…
Peki bugün?
Hadi dün akşam vatandaşın yanına koşamadınız, bari bugün belediyeye ziyarete gideceğinize,
mağdur esnafımızın kapısını çalsaydınız.
Bir “geçmiş olsun” deseniz, bir el sıksanız, bir moral verseniz…
İnanın, o samimiyet çok daha değerli olurdu.
Ama maalesef bugün, CHP heyetinin “Belediye Başkanı Halil Posbıyık’a ziyaret” gerçekleştirdiğini gördük.
Şimdi sormak lazım:
Öncelik halk mıydı, yoksa makam odasındaki ziyaret mi?
Bu şehirde öncelikler karıştıysa, siyaset anlamını yitirir.
Eğer bir siyasetçi yağmurun altında halkla değil de, hemen sabahında makamın sıcak koltuğunda fotoğraf veriyorsa;
o koltuğun ağırlığı vicdan terazisinde hafif kalır.
Kdz Ereğli’nin insanı, kimin samimi, kimin gösteriş peşinde olduğunu çok iyi bilir.
Çünkü bu şehir; emeğin, alın terinin ve vefanın şehridir.
Burada kim elini uzatırsa, o el unutulmaz.
Kim sırtını dönerse, o da halkın hafızasında silinmez bir iz bırakır.
Yağmur diner, su çekilir, hasarlar onarılır…
Ama o akşam halkın yanında olmayanların itibarı kolay kolay onarılmaz.